29 Ocak 2013 Salı

Ah anam vah anam


Şu metrobüs ne yaman icat be. Adam Beylikdüzü’nde  oturuyo’ ve başka bi’ taşıt kullanmadan Söğütlüçeşme’ye kadar gelebiliyo’.  Bu insanlar metrobüs yapılmazdan evvel ne yapıyodu diye soruyor bi’ çoğumuz. Onu hatırlamıyorum dostlarım ama insanlar akepe’ye oy vermiyodu. Bunu biliyorum. İki dakikanız varsa sizlere metrobüsün kurulum aşamasının ne gibi siyasi oyunlarla çevrili olduğunu anlatayım.
12 Eylül askeri darbesi ve sonrası  bu ülkenin yaşadığı en vahim dönemlerden bir tanesidir. Dönemin şartlarında aşırı anti-demokratik eylemler gerçekleştirilmiş, millet iradesiyle başa gelen başbakan Süleyman Demirel koltuğundan indirilmiş, TBMM dağıtılmış, 1961 anayasası siktir edilmiş ve bunlardan geriye korku hükümdarlığı yaratmak isteyen Kenan komutanın istek ve arzularıyla donatılan bir siyasi otorite kalmıştır. Tabi demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurları olan partiler de bundan payını alarak kapatılmış, liderleri yargılanmış, sikim sokum işler gerçekleşmiştir. Bu dönemden payını alan partilerden bizim konumuzu ilgilendirenler  Milli selamet partisi ve Adalet Partisidir sayın dostlarım. Adalet partisinin kapatılmasından sonra yasaklı isimler var olsa da devam partisi niteliğinde Doğru Yol Partisi kuruldu. Milli Selamet partisi ise Refah Partisiyle geleceğe adım atma yoluna gitti. Bu partiler ve görüşleri neticesinde birisi merkez sağda iken diğeri milli görüş savunucusu idi. Fakat 80 darbesinden sonra arzulanan tek bir amaç vardı o da Milli Görüşçü-İslamcı ve muhafazakar bir parti kurmak, bir merkez sağ partisi kurmak ve halkın arzularını bu şekilde göstermesini sağlamaktı. Tabi 80 sonrası akıllanan siyasiler bunun o kadar basit olmayacağının farkındaydılar.
Akılcı çözümler aramanın vaktiydi artık. Devrin önde gelen isimleri ( tabi merkez sağ ve milli görüşün önde gelenleri) toplanarak bir çözüm yolu aramaya başladılar. Yaklaşık 10 yıl süren sıkı darbe dönemi içerisinde pek fazla çözüm yolu bulma şansını yakalamayan bu partiler ve halkın iradesini savunan siyasiler bu darbe sürecinin etkisini azaltması hatta tamamen kaldırmasıyla artık yapılan gizli toplantılarla daha rahat bir şekilde çözüm yolu aramaya başladılar. Akıllarında tek bir düşünce vardı o da tüm Türkiye’yi birbirine kenetleyecek bir yenilik, bir devrim, bir yarak, bir kürek üretmek.Süleyman Demirel yasaklılığının kalkmasının ardından parti çalışmalarına devam ederken bir yandan da bu kenetlenme arayışına da liderlik etmekteydi. Canınız sıkıldı biliyorum o yüzden birazcık hızlı geçeceğim şimdi.
Yıllar içerisinde gelişen bu düşünce bir bayrak yarışı gibi Süleyman Demirellerden, Necmettin Erbakanlardan Recep Tayyip’lere, Abdullah Gül’lere  geçmişti. Ve aradan geçen yıllardan sonra bunun adı belliydi METROBÜS! Sayın başbakan merkez sağı ve milli görüşü bir çatı altında toplamayı hedefleyen ve bunu başaran Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurduktan sonra artık bu ülkede fikirlerin rahat bir şekilde dile getirilemeyeceğini bildiği için kenetlenme aşamasını Metrobüs üzerinden kurdu ki haklıydı da. Kuruluşunun ilk 5 yılında sabırlı davranarak istediklerini gerçekleştirmeyen Sayın Başbakan 2006 yılında metrobüsü İstanbul’a getirmeyi başardı. İnsanların ilk alışma evresinde tam olarak farkına varamadıkları bu icat, trafik sorunu sikip atıyor ve işine okuluna gitmek için yaka değiştiren insanlara rahat bir yolculuk sağlıyordu. Bir çığ gibi büyüdü bu metrobüs yolculuğu hayranları. Artık seçimlerde oy verirken Akp seçeneceğini hiç düşünmeden mühürlüyorlardı çünkü metrobüs gelmişti onlara. Kim getirmişti? Tabii ki Başbakan Erdoğan.  Artık insanlar neden akp’ye oy veriyorsun dediklerinde “ ÇÜNKÜ ADAMLAR METROBÜS GETİRDİ ABİ” cevabını verirken alınları ak yüzleri pekti. Güçlüydüler, durdulamazlardı. 
Ve şayet sonunda beklenen oldu. 80 darbesiyle büyük acılar çeken merkez sağ ve milli görüş yandaşları metrobüse biniyor ve bağıra bağıra türküler çığırıyordu “ LALALAYLAYLAY  LA LA LA LA LAY LARALARA LAY LARA LAY LAY LARALAY LAYLAY LAYLARA LAYLARA LARAY KOYDUK MU? ” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder