Şu metrobüs ne yaman icat be.
Adam Beylikdüzü’nde oturuyo’ ve başka bi’
taşıt kullanmadan Söğütlüçeşme’ye kadar gelebiliyo’. Bu insanlar metrobüs yapılmazdan evvel ne
yapıyodu diye soruyor bi’ çoğumuz. Onu hatırlamıyorum dostlarım ama insanlar
akepe’ye oy vermiyodu. Bunu biliyorum. İki dakikanız varsa sizlere metrobüsün
kurulum aşamasının ne gibi siyasi oyunlarla çevrili olduğunu anlatayım.
12 Eylül askeri darbesi ve
sonrası bu ülkenin yaşadığı en vahim
dönemlerden bir tanesidir. Dönemin şartlarında aşırı anti-demokratik eylemler
gerçekleştirilmiş, millet iradesiyle başa gelen başbakan Süleyman Demirel
koltuğundan indirilmiş, TBMM dağıtılmış, 1961 anayasası siktir edilmiş ve bunlardan
geriye korku hükümdarlığı yaratmak isteyen Kenan komutanın istek ve arzularıyla
donatılan bir siyasi otorite kalmıştır. Tabi demokratik bir toplumun
vazgeçilmez unsurları olan partiler de bundan payını alarak kapatılmış,
liderleri yargılanmış, sikim sokum işler gerçekleşmiştir. Bu dönemden payını
alan partilerden bizim konumuzu ilgilendirenler
Milli selamet partisi ve Adalet Partisidir sayın dostlarım. Adalet partisinin
kapatılmasından sonra yasaklı isimler var olsa da devam partisi niteliğinde
Doğru Yol Partisi kuruldu. Milli Selamet partisi ise Refah Partisiyle geleceğe
adım atma yoluna gitti. Bu partiler ve görüşleri neticesinde birisi merkez
sağda iken diğeri milli görüş savunucusu idi. Fakat 80 darbesinden sonra
arzulanan tek bir amaç vardı o da Milli Görüşçü-İslamcı ve muhafazakar bir
parti kurmak, bir merkez sağ partisi kurmak ve halkın arzularını bu şekilde
göstermesini sağlamaktı. Tabi 80 sonrası akıllanan siyasiler bunun o kadar
basit olmayacağının farkındaydılar.
Akılcı çözümler aramanın vaktiydi
artık. Devrin önde gelen isimleri ( tabi merkez sağ ve milli görüşün önde
gelenleri) toplanarak bir çözüm yolu aramaya başladılar. Yaklaşık 10 yıl süren
sıkı darbe dönemi içerisinde pek fazla çözüm yolu bulma şansını yakalamayan bu
partiler ve halkın iradesini savunan siyasiler bu darbe sürecinin etkisini
azaltması hatta tamamen kaldırmasıyla artık yapılan gizli toplantılarla daha
rahat bir şekilde çözüm yolu aramaya başladılar. Akıllarında tek bir düşünce
vardı o da tüm Türkiye’yi birbirine kenetleyecek bir yenilik, bir devrim, bir
yarak, bir kürek üretmek.Süleyman Demirel yasaklılığının kalkmasının ardından
parti çalışmalarına devam ederken bir yandan da bu kenetlenme arayışına da
liderlik etmekteydi. Canınız sıkıldı biliyorum o yüzden birazcık hızlı
geçeceğim şimdi.
Yıllar içerisinde gelişen bu
düşünce bir bayrak yarışı gibi Süleyman Demirellerden, Necmettin Erbakanlardan Recep
Tayyip’lere, Abdullah Gül’lere geçmişti.
Ve aradan geçen yıllardan sonra bunun adı belliydi METROBÜS! Sayın başbakan
merkez sağı ve milli görüşü bir çatı altında toplamayı hedefleyen ve bunu
başaran Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurduktan sonra artık bu ülkede
fikirlerin rahat bir şekilde dile getirilemeyeceğini bildiği için kenetlenme
aşamasını Metrobüs üzerinden kurdu ki haklıydı da. Kuruluşunun ilk 5 yılında
sabırlı davranarak istediklerini gerçekleştirmeyen Sayın Başbakan 2006 yılında
metrobüsü İstanbul’a getirmeyi başardı. İnsanların ilk alışma evresinde tam
olarak farkına varamadıkları bu icat, trafik sorunu sikip atıyor ve işine okuluna
gitmek için yaka değiştiren insanlara rahat bir yolculuk sağlıyordu. Bir çığ gibi büyüdü bu metrobüs yolculuğu hayranları. Artık
seçimlerde oy verirken Akp seçeneceğini hiç düşünmeden mühürlüyorlardı çünkü
metrobüs gelmişti onlara. Kim getirmişti? Tabii ki Başbakan Erdoğan. Artık insanlar neden akp’ye oy veriyorsun
dediklerinde “ ÇÜNKÜ ADAMLAR METROBÜS GETİRDİ ABİ” cevabını verirken alınları
ak yüzleri pekti. Güçlüydüler, durdulamazlardı.
Ve şayet sonunda beklenen oldu.
80 darbesiyle büyük acılar çeken merkez sağ ve milli görüş yandaşları metrobüse
biniyor ve bağıra bağıra türküler çığırıyordu “ LALALAYLAYLAY LA LA LA LA LAY LARALARA LAY LARA LAY LAY
LARALAY LAYLAY LAYLARA LAYLARA LARAY KOYDUK MU? ”